Mehmet Işıkal, unutulmaz kaptan Gürsel Aksel ve diğerleri |
Dün akşam İstanbul'dan gelen araştırmacı Fethi Aytuna dostumuzun İzmir'deki son günüydü. Beraberce Göztepe'nin unutulmaz oyuncusu Papi Mehmet'i (Mehmet Işıkal) ziyarete gittik. Aslında Mehmet abiyle aynı mahallede iki sene karşılıklı oturmuştuk 1992-1994 arasında. Fakat şimdiye kadar uzun uzun görüşme fırsatı bulamamıştık ama ta o zamanlar yani 20 yıl önce de mahallemizde efsane bir futbolcunun olduğunu biliyordum. Göztepe'nin unutulmaz Papi Mehmet'i.
Papi Mehmet 1941 Uşak doğumlu ama Allah nazardan saklasın yaşını hiç göstermiyor. Küçük yaşlarda İstanbul'da geliyorlar ve Kurtuluş'a yerleşiyorlar. İlk olarak o devirde ağırlıklı olarak Ermenilerin oluşturduğu Kurtuluş'taki Savaşspor'da futbola başlıyor. Daha sonra amatör Hürriyetspor'a geçiyor. Bir sonraki durak Alibeyköy. Galatasaray seçmelerinde başarılı oluyor fakat liste dolu olduğu için Bursa'ya gitmek zorunda kalıyor. Ardından da İzmir'e geliyor. Rahmetli Doğan Emültay onu çok beğeniyor ama askerlik gelip çatıyor ve Bornova'da iki senelik askerlik hayatı başlıyor. Karagücü takımında oynuyor. Askerlik bitince tekrar İzmirspor'a oradan da Feriköy'e gidiyor. İki sezon kaldığı Feriköy'de bir seyahat sırasında tüberküloza yakalanıyor. Altı ay sahalardan uzak kalıyor. Tekrar İzmir'e dönüyor ama hastalık geçirdiği için kimse almıyor onu. Bir tek Göztepe ilgileniyor. Böylece 1966'dan 1976'ya kadar olan Göztepe serüveni başlıyor. Hem de ne serüven!
Papi Mehmet bir maç sonrası omuzlarda. |
Aslında Mehmet Işıkal'ın anlattıkları diğer görüştüğümüz Göztepeli efsane futbolcuların anlattıklarından farklı değil. Adnan Süvari önderliğinde bir 10 sene tüm Türkiye'yi ve Avrupa'yı sallayan efsanevi Göztepe'nin hikayesi aşağı yukarı aynı. Unutulmaz kaptan Gürsel Aksel ve birbirleriyle aradan elli sene geçmesine rağmen hala irtibatı koparmayan bir kolej takımı. Hala görüşüyorlar hem de ailecek. Sadece eski futbolcular mı? Hanımları hala 15 günde bir toplanıyorlar. Bizi çok iyi ağırlayan Mehmet abinin eşi bunca yıldan sonra hala görüştüklerini ama son yıllarda iki kişiyi kaybettiklerini söylüyor. Bunlardan biri de meşum bir kaza sonucu vefat eden Ertan Öznur'un eşi.
İzmir Karmasında. Üst sırada kaleci Ali Artuner ve Altınordu'dan İsmet Orhunbilge. Alt sırada ise soldan sağa Yılmaz Yavman, Ayfer Elmastaşoğlu Altay, Nevzat Güzelırmak Mehmet Işıkal, İsmail Zeyrek Altay. 1973 olmalı. |
Işıkal ailesinde sadece baba değil oğullar da futbolcu olmuş. Murat, Burak ve Uğur babaları gibi meslek seçiminde futbola gönül vermişler. Papi Mehmet de her seferinde söylüyor, "Dünyaya yine gelsem futbolcu olurdum. Ben futbolu çok seviyorum, bunun için 60'lı ve 70'li yılların kötü şartlarında bile 35 yaşına kadar oynadım. Bıraksalar bir 5 sene daha oynardım." Gerçekten de bir yerde daha önce okuduğuma göre 1976 yılında yaşlandı diye hiçbir Göztepeli yönetici onunla görüşmeye gelmeyince o da sezon sonunda futbolu bırakıyor.
Bir Fenerbahçe maçı. Yerde topa bakan Tireli Mehmet Aydın. |
Sözün burasında karşıdaki büyük cam çerçeve içinde Gürsel Aksel'in jübile fotoğrafını gösteriyor. "Bir tek Gürsel abiye ve Nevzat'a jübile yaptılar." Bu yüzden biraz kırgın olduğunu fark etmek hiç de zor olmuyor Mehmet abinin. Daha sonra eski fotoğraflara birlikte göz atıyoruz. Başarıyla, şanla, şerefle dolu 11 sezon. "Neden 1. lig şampiyonluğunu kovalamadınız" diye sordum. Şöyle cevap verdi: "Sadece biz değil ki, hem kulüp hem de İzmir böyle bir şeye inanmadı. Atletico Madrid'i eledik maçtan önce yöneticiler 3000 lira prim koyular büyük paraydı. Kimse Atletico'yu eleyeceğimize inanmıyordu. Ama biz başardık. Sonra aynı yönetici yanımıza geldi ve 'Bu parayı size nasıl vereceğiz' dedi. Avrupa'ya deplasmana giderdik, bir keresinde 3 gün otobüs yolculuğu yaptık, kumanya yedik. Seyahat bitince hepimiz ishal olmuştuk."
Fethi Aytuna, Mehmet Işıkal, ben. |
Mehmet abinin söylediklerinden büyük dersler almak gerekiyordu. Gerçekten Göztepe gibi biz de 1969-70 sezonunda ilk yarıyı lider bitirmiştik ama kimse Altay'ın şampiyon olacağına inanmadığı için ligi ancak 3. bitirmiştik. Laf Altay'a gelmişken 1966-67 finalinde oynayan her Altay ve Göztepe futbolcusuna sorduğum soruyu ona da soruyorum. Şöyle cevap veriyor: "Çok güzel bir maçtı, biz 2-0 öne geçmiştik. Hatta 3 olacaktı. Sizin Varol bir ara sinirlenip şapkasını fırlatıp kaleyi boşaltmıştı. Gürsel abi vurdu ama top dışarı çıktı. Sonra Aydın golü attı 2-1 oldu daha sonra 2-2. Sabahattin abi (Beşiktaş'tan Göztepe'ye gelen Sebahattin Kuruoğlu) çok yorulmuştu değiştirilmesi gerekiyordu. Maç kuraya kalınca para atışı için Nihat'ı gönderdik. Şansımız tutmadı kupa Altay'a gitti."
Mehmet abiyle yaklaşık iki saat boyunca hep eski günleri konuştuk. O ve eşi bizi çok güzel ağırladılar. Ayrılırken Mehmet abi şöyle dedi. "Geldiğiniz için sağolun, hatırlanmak güzel bir duygu" Böylece Fethi Aytuna'nın İzmir yolculuğunu güzel bir misafirlik ile noktalamış olduk.
Not: İlerleyen günlerde Fethi beyin sitesinde de İzmir'de yaptığı çalışmaların yansıması yer alacak. Bu süreç içinde benim bulunduğum görüşmelerde bize ilgi gösteren Nevzat Güzelırmak, Halil Kiraz, Erkan Velioğlu, Mehmet Işıkal ve ailesine ayrıca bizlere kapılarını açan sevgili camiam Büyük ALTAY'a teşekkür ediyorum. Burada konu edilen mülakat ve fotoğrafların tüm emeği Fethi Aytuna'ya aittir. Bundan sonra ayrıntılı bir biçimde http://dinyakoskrampon.blogspot.com/ adresini takip ediniz.